Eğitimde Ailenin Önemi

Yağmurlu bir sabahın camlara bıraktığı damlalar arasından hepinize sevgilerimi iletiyorum sevgili Novarge okurları. Yağmurlu günlerde insanın içini ister istemez buruk bir hüzün kaplıyor. Her yerin rengi bir anda griye çalıyor gibi…

Haftanın sonuna doğru yaklaşırken, bu ara gündemimizi de oldukça meşgul eden “eğitim” kavramından bahsetmek istiyorum.

Bireyler doğduğu günden itibaren yaşamsal fonksiyonlarının bir parçası olan eğitim kavramını hayatlarının içerisine dahil ederler. Eğitim, insanların hem bireysel hem de toplumsal faaliyetlerini belirleyen birincil unsur olarak bilinir. “Peki, eğitimin birey üzerindeki etkisinin temelleri nereye dayanıyor?” diye soracak olursanız, bu sorunuzun temel bir cevabı var: Aile.

Birey doğduğu ilk andan itibaren ailesinin yaşamında gördüğü her şeyi kendi hayatına dahil etmeye başlar. Ebeveynlerinin hareketlerini, konuşma tarzını, tavır ve tutumlarını ve hitap yöntemlerini gibi birçok niteliği bireysel tutumuna dahil etmeye çalışır. Yapılan araştırmalara göre çocukların %65’i gelişimini 0-6 yaş arasında tamamlıyor. Bu tespit de çocuklar üzerinde aile eğitiminin önemini bir kez daha kanıtlıyor.

Ebeveyn Davranışları ve Çocuk

Çocuklar yaşları itibariyle karşılaştıkları durumlara, mutluluklara ya da olumsuzluklara nasıl tepkiler vereceklerini ölçülendiremezler. Bu aşamada da bilgiye muhtaç olurlar. Bilginin kaynağını ise aileleri olarak görürler. Ebeveynlerin tutum ve davranışlarının çocuklara etkisini inceleyelim:

Konuşma Tarzı: Çocuklar ağızlarından çıkan ilk kelimenin ne olacağına bile yönergeler ile karar verirler. Ağızlarından çıkan ilk kelimeden, konuşma tarzlarının oluşma evresine kadar geçen sürede kelime dağarcıklarının gelişmesinde ve üslubun belirlenmesinde aile önemli bir rol oynar. Ebeveynlerin sakin ve anlaşılır konuşma tarzının çocuğa direkt olumlu yönde etki edeceği gibi; sinirli ve agresif bir konuşma tarzını benimsemesi de çocuğa olumsuz yönde etki eder. Bu etkilerin en somut örneğini çocukların arkadaşlarına hitap şekillerinden görebilirsiniz.

Tavır ve Tutumlar: Birey doğduğu günden itibaren yaşamda birçok farklı durumla karşılaşır. Olumlu ya da olumsuz bireyin başına gelen her durum tavır ve davranışlarına göre şekillenir. Çocuklar karşılaştıkları durumlara verecekleri tepkiyi ön göremezler ve bu konumda ailelerini bilgi kaynağı olarak görürler. Örneğin ailenin bir olay karşısında olumsuz bir tutum sergilemesi, çocuğun bu olayın çok olumsuz bir tepkiye sebep olması gerektiğini düşünmesini sağlayabilir.

Hitaplar: Çocuk, aile içerisinde ilk olarak fertlerin birbirlerine nasıl hitap ettiklerini gözlemler. Bu gözlem sonucunda da ilerleyen zamanlarda aynı hitabı kullanma yetisini üzerlerinde bulurlar. Örneğin ebeveynlerin kardeşe kullandığı kırıcı bir hitap yöntemi çocuk üzerinde bu hitabı kullanma hakkını doğurmuş gibi bir düşünce yaratabilir. Aynı zamanda aile içinde görülen hitap şekilleri çocuğun toplum hayatında da kullanmaya başlayacağı bir yöntem haline gelebilir.

Saygı ve Sevgi: Çocuklar aile fertleri arasında gördükleri saygı ve sevgiyi yaşamlarının bir parçası haline getirirler. Ebeveynlerin birbirlerini gösterdikleri saygı, çocuk tarafından gözlemlenir ve bir gereklilik olarak yaşamının parçasını oluşturur. Aynı zamanda aile içerisinde sevgi kavramına şahit olmuş çocuklar olumlu ve pozitif bir hayata adım atarlar.

Ebeveynler bazı durumlarda çocuklarını gereğinden fazla koruma isteğine girebilirler. Çocuklarını toplumdan soyutlayarak tamamen kendi eğitimleri ile sınırlandırabilirler. Fakat bu tarz tutumlar çocuğun hayata uyum sağlama sürecini ve geleceğini olumsuz yönde etkiler. Ebeveynlerin çocuk eğitiminde yaptıkları bazı hatalar şu şekilde sıralanıyor:

Çocuğu Başkalarıyla Kıyaslamak: Ebeveynlerin çocukları akranlarıyla ya da yaşça büyükleriyle kıyaslaması doğru değildir. Bu tutum bir evreden sonra özendirme boyutuna ulaşarak çocuğun tutum ve davranışlarına zarar verecektir. Her çocuğun ilgi alanı, yetenekleri ve düşünceleri çok farklıdır. Çocukları birbirleriyle kıyaslamak sıradanlaştırmaya sebep olmaktadır.

Çocuğu Dış Dünyaya Kapatmak: Çocuğu toplumdan soyutlayarak, tamamen dış dünyaya kapatmak sosyal gelişimini etkiler. Bu tavır, çocuğun gelecekte toplumda karşılaşması olağan olumsuzlukları görerek önlem almasını engeller. Bu durum gelecekte çocuğunuzun en ufak bir olumsuzlukta bocalamasına ve başarısızlık elde etmesine sebep olur.

İlgisizlik: Çocuklar büyüme evrelerinde en çok sevgi ihtiyacını ailelerinden görmek isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Eğer ebeveynler gerekli sevgi ihtiyacını karşılamazsa çocuklar bu duyguyu başka yerde aramak isteyebilirler.

Haftanın sonuna doğru yaklaşırken bilgi çağının ve geleceğin en önemli unsurlarından biri olan “eğitim” kavramının kökenini, birey üzerindeki önemini ve yapı taşlarını konuştuk. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere hepinize huzurlu, mutlu ve sağlıklı hafta sonları diliyorum Novarge ailesi. Unutmayın, her şey geleceğiniz için!

ELİF AKSÜT

 

09 Ekim 2020

Yorumlar

  • hayat

    28 Mayıs 2022

    sağol münazara için çok yardımcı oldu

Popüler Bloglar

Başarının Kesin Sırrı: Heyecanı Önleme Yöntemleri

Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı ve Dönemleri

Zekâ Geliştirici Besinler

Çalışmanın Dayanağı: Zekâyı Geliştirme Yöntemleri

ISO Başdenetçi Eğitimleri